Yüzü gülmeyen bir sürü insan yok mu sizin de çevrenizde… Nezaketin sokağından bile geçmeyen, kendi dertlerinden boğulmuş da bir kere imdat dememiş umut yoksunu suratsız bir sürü insan… Enflasyonla mücadele ederken depresyona girmiş insan topluluğu…Bence enflasyon dedikleri ve yıllardır – nasıl olduğunu anlamadığım şekilde- mücadele ettikleri bu terim salt bir literatürün terminolojik ifadesi değil! O bir virüs… Depresyona neden olan bir virüs. Nedir enflasyon? “Dolanımda bulunan para miktarıyla, malların ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı arasındaki açığın büyümesi nedeniyle ortaya çıkan ve fiyatların toptan yükselişi, para değerinin düşmesi biçiminde kendini gösteren ekonomik ve parasal süreç.” Örtülü devalüasyonla yükselen enflasyon ego sorununu da açığa çıkardı; sen kendini bir şey sandın ama senden kaç sıfır atmışlar haberin olmamış! Bir başladı mı her şeye sirayet edip, şahsı depresyona kadar sürükleyebilir. Bir de her şeyin enflasyonu oluyor sonra! Duyguların, arkadaşlıkların, umudun, hayatın, hedeflerin… Hepsi enflasyona kurban oluyor. Biraz düşünürseniz, bugünler de hayatınızda nelerin enflasyona kurban gittiğini bulabilirsiniz…. Nelere ulaşamadığınızı, verdiklerinizin ulamak istediklerinize yetemediğini, aslında yetmesi gerektiğini; âmâ birilerinin ulaşmak istediklerinizi lüzumu yokken parlatması nedeniyle aradaki makasın açıldığını görebilirsiniz… Ben bir çare biliyorum da; üçüncü on’dayım; başa saramam!