“CAMAL” adlı belgesel büyük ilgi topladı
“CAMAL” adlı belgesel büyük ilgi topladı
Balkan geleneklerinden gelen ve Anadolu’nun kırsallarında eski bir muhacir geleneği olan “Camal” adlı belgesel Çanakkale MAHAL Sanat Salonu’nda gerçekleşti.
Yazar ve Yönetmenliğini Emekli öğretim üyesi İbrahim Dizman’ın yürüttüğü belgeselin çekimleri Çanakkale Biga’da bulunan Kepekli ve Koruoba köylerinde gerçekleşti.
Belgesin Görüntü Yönetmenliğini uzun yıllar belgesel çekimi gerçekleştiren Emre Akbaş üstlendi. Müziklerini ise oyundaki sözlerinden dolayı Bektaşi kültürü ile harmanlayan; Ahmet Zeren ile Volkan Pınar besteledi ve seslendirdi. Belgesel izleyicilerden tam not aldı.
Çanakkale Kültür ve Tarih Vakfı’nın (ÇATKAV) destekleriyle çekilen “Bir Muhacir Geleneği: Camal” belgeseli; kırsaldaki hasat sonu dönemi, köylerdeki dayanışmayı, gençlerin büyüklerine katkısını vurgulamak üzere yapılan eğlence dolu bir oyunu anlatıyor.
CAMAL; doğadan, insanın yaşadığı çevreden esinlenmiş
Doğadan ilham alan rolleri ile hayvanların insanlarla olan ilişkilerini de kara mizah olarak kullanan oyunda köyün gençleri hasat zamanında, gücü hasat yapmaya elverişli olmayan köyün yaşlılarına yardım için hasadını yaptıktan sonra yemek ve para gibi takas usulü ile birbirlerine yardımlaşmayı anlatıyor. Köyün gençleri kendilerine miras kalan geleneği yaşatmak için birbirleri ile anlaşıp gece vakti bir araya geliyorlar. Anız veya samanlık ateşinden çıkan isleri ıslatıp yüz ve kollarına süren gençlerden bazılar elbiseli kızlar rollerine giriyor bir kısmı da büyük erkek domuz ve küçük domuz gibi hayvan rolüne giriyor. Köylerde Domuzların eskiden köy sakinlerine saldırmasını ve istediğini almadan rahat bırakmamasını mizahi dille anlatan oyunda gece yapılmasının nedeni eğlence ve biraz kara mizah olduğu düşünülüyor. Oyunda gece vakti ziller takıp büyük gürültü ile korku yaratmaya çalışılan oyunda; büyük erkek domuz ve arkasındaki kızlar köylerde kapı kapı dolaşıp harçlık veya yiyecek talep ediyor eğer isteği karşılanmazsa ev sakinleri korkutuluyor. Kızları çalmaya çalışan küçük domuzları da büyük domuz koruyor.
CAMAL adı ise bazı yerlerdeki ifadelere göre cemal kelimesinden silüet, yüz anlamı taşıyor, bazı kültürlerde de bir canavarın ismi olarak kalmış.
Balkan köylerinden Anadolu’nın kırsalına kadar uzanan kültürden kültüre değişiklik gösteren Camal adlı oyun aslında muhacir geleneklerinin de kültürümüz de ne kadar eskiye dayandığını gözler önüne seriyor.
Antik Dönemden geldiği düşünülüyor,
Yazar İbrahim Dizman, belgeselin sunumunda yaptığı konuşmada, “Camal, bu bölgede muhacirlerin bazı köylerinde oynanan eski köy seyirlik oyunlarına benzeyen bir tür. Daha çok harman sonunda, gece ve köy halkının haberi olmadan, gizli yapılan bir oyun. Bir grup gencin her yıl kendi aralarında anlaşarak uyguladıkları, korkutmaya dayalı bir oyun. Antik dönemden geldiğini düşünüyoruz ama Şaman çağrışımları da var. Gençler bir araya geliyorlar. Birine ‘büyük domuz’ diğerine ‘küçük domuz’ deniyor. 4 tane de kadın kılığına girmiş genç var. Bunlar boyanıyorlar. Kadın kılığına girenler, kadın makyajı yapıyor. Diğerleri de yüzlerini ve bütün vücutlarını siyaha boyuyor. Gürültü çıkarabilmek amacıyla çanlar takıyorlar vücutlarına… Bütün köyü gece yarısı dolaşmaya başlıyorlar. Evlerin kapılarını çalıyorlar, onlardan bahşiş istiyorlar. Yiyecek ya da para bahşişi alıyorlar, ertesi gün de bununla eğleniyorlar. Yani bir alamda bir bağ bozumu eğlencesi yapıyorlar.” İfadelerinde bulundu.
Belgesel sunumu sonunda, izleyenler beğenilerini dile getirdiler. Söz alan bazı izleyiciler farklı coğrafyalarda da tanık oldukları benzer eğlence oyunları olduğunu dile getirdi.
Belgesel toplu fotoğraf çekimi ile son buldu
Haber - Kamera: Süha PARMAKSIZ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.