Kazdağları için ses verdiler (Videolu haber)
Çanakkale’de bulunan bakır madenine tepkiler devam ediyor. Projeye karşı açılan ikinci davanın 5 Aralık Salı günü görülecek olan bilirkişi keşfi öncesinde bazı sivil toplum kuruluşları, sendika ve dernek temsilcileri İskele Meydanı’nda toplanarak ’Kazdağları için Ses Ver’’ eylemi gerçekleştirdi. Eylemde, Kazdağları’nda geri dönülmez yıkıma sebep olacak Bakır Madeni Projesine dur demek için bir kez daha toplanıldığı belirtildi.
Çanakkale Tabip Odası Başkanı Ayşe Güneş açıklamasında, “Sağlıklı yaşamanın ve sağlıklı kalmanın parametreleri, hastanelerin kapladığı hacim, ihtişamlı binalarla yapılan şovlar, sağlığı bozulmuş insan sayısının çokluğu ile övünmek değildir. Kapitalist sistemin ülkemize dayattığı sağlıkta dönüşüm programı ile; bizlere dayatılan ve yutturulmaya çalışan tam da bunlardır. Devlet dediğimiz organizasyon bütünü bir avuç şirketin çıkarlarını savunamaz. Aynı topraklarda yaşayan, aynı havayı soluyan, aynı kaynaklardan su içen halkın ve tüm canlıların yaşamını huzur, mutluluk, güven ve sağlıklı bir çevrede sürdürebilmesi için çabalar, çabalamalıdır! Halkı ve halk sağlığını önceleyen bir devletin amacı, kurumsal eşgüdüm içindeki faaliyetleriyle, vatandaşları için en insani ve en uygun koşulları korumak ve sürdürmektir.
Ancak insanlık tarihinin teknoloji, bilim, insan hakları dahil “güya” çok ilerlemeler kaydettiği 21. Yüzyılda uğraştığımız sorunlar; çok talihsiz ve çağ dışı tartışmalar yaşatıyor. Rant için, kâr için ormanları ve doğayı geri dönüşümsüz yok eden bir zihniyete teslim edildik. Üstelik bakanlıklar, yerel yöneticilerin suç ortaklığında, kanunları minareye kılıf eden kararları aracılığıyla havamız, suyumuz, toprağımız talan ediliyor. Tüm bunlar gizli saklı kişisel çıkar ilişkileri ile elde edilecek anlık menfaatler uğruna yapılıyor ve geleceğimiz karartılıyor. Biz Yaşam Savunucuları, Biz Direnişçiler yanlış yapıyorsunuz dedikçe suçlu ilan edilmeye devam ediyoruz. Vatanını, ülkesinin kaynaklarını, halkı korumayı önceleyen, bu uğurda mesleki, profesyonel ve insani farkındalıklarını halktan esirgemeyen, doğanın ve halkın savunmasını üstlenen meslek örgütleri, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, doğa dernekleri, iklim aktivistlerinden oluşan bizler yalnız değiliz. Bizimle yürüyen, yüreği ve umutları bizimle atan milyarlar var! Halkın gözünü projelerle boyayıp, arka planda yaşanacak rezillikler anlatmayanlara inat bizler sözümüzü söylemeye, alanları doldurmaya devam edeceğiz! 21 Kasım 1986 tarihli 1. Uluslararası Sağlığın Teşviki ve Geliştirilmesi Konferansı'nda sağlık için temel koşullar ve kaynaklar şu şekilde tanımlanmıştır: Barış, barınak, eğitim, gıda, gelir, istikrarlı bir ekosistem, sürdürülebilir kaynaklar, sosyal adalet ve eşitlik.
Bu maden projeleri ile yalnızca yöre insanının değil, gelecek kuşaklar için de elzem olan sağlığın temel koşulları ve kaynakları yok edilmek isteniyor. Huzur içinde yaşadığımız yuvamız;
Bir anda iş makineleri ve toz duman içinde şantiyeye dönüştüğünde,
Yaşamımızı eskisi gibi sürdürmemize imkân vermeyen bir şirket arazisine çevrildiğinde,
Ekip biçtiğimiz toprak kirlendiğinde, hasatımızı sulayacak su kalmadığında,
Artık tarım hayvancılık yapamaz hale geldiğimizde,
Kırsal kesimde güvencesiz koşullarda yaşayan insanlara destekleyici devlet güvencesi sunulmadığında,
İşsizlik korkusu ve düzenli maaş vaadiyle madenlerde çalışmaya mecbur bırakıldığımızda,
Giderek bu şirketlerin kucağına daha fazla itildiğimizde
Güzel bir geleceğin bizi beklediğini düşünenler fena halde yanılıyor! İtirazımız, çabamız, isyanımız, ağıdımız, bir ağaca sıkı sıkıya sarılıp ağlamamız; işte tüm bunlar yaşanmasın diyedir.
Yerel seçimler yaklaşırken, kentimizin doğal zenginliklerini ve kaynaklarını uluslararası tekeller ve yerli işbirlikçilerine peşkeş çekmeye çalışanlar 40 kere düşünmeli. Bizler varoldukça onları ifşa etmeye devam edeceğiz. Havamızı, suyumuzu, toprağımızı, doğamızı korumaya devam edeceğiz. Bu böyle biline!” ifadelerine yer verdi.
HABER:ENİSHAN KESKİN