Karanlık günlere uyanmaya devam ediyoruz

2016 yılından itibaren, devamlı hale gelen kalıcı ‘Yaz Saati' uygulaması kış aylarında  her gün sabahın erken saatlerinde kalkan vatandaşları derinden etkilemeye devam ediyor. Karanlıkta okula giden öğrenciler, çalışanlar daha hava aydınlanmadan birbirine günaydın demeye başlıyorlar. Öyle ki sabah erken saatlerde havanın yağışlı ve kapalı olduğu günlerde havanın aydınlanması daha da uzun sürüyor. Sokak lammbalarının yandığı sabahın erken saatlerinde araç ışıkları dahi yanmak zorunda kalıyor. Türkiye 2025 yılına girmeye hazırlanırken karanlık günlere uyanmaya devam ediyor ve edecek gibi gözüküyor. 

 

KARANLIK SABAHA UYANMANIN PSİKOLOJİYE ETKİSİ 

Gün ışığının insan psikolojisi üzerindeki etkisi uzun süredir araştırılan bir konudur. Güneş ışınlarını yeterince gören insanların çok daha mutlu, depresyondan uzak ve yaşam dolu olduğu artık kanıtlanmış bir gerçektir. Yaz günlerinde daha erken ve dinç bir şekilde uyanıyor olmamız tesadüf değildir. Birçok terapist arkadaşım da benimle aynı fikirde olacaktır ki sonbahar döneminde yoğun bir tempo ile çalışırken, ilkbaharın gelmesi, yazın yaklaşmasıyla daha az danışanın yardım için başvurduğunu görürüz. Bu durum bile güneşin insan psikolojisi üzerindeki yadsınmaz etkisini göstermektedir. Bilimsel olarak da açıklamak gerekirse, bizi yorgun, bitkin hissettiren, fiziksel hareketlerimizi yavaşlatan “melatonin” hormonunun karanlık ve ışıksız ortamda salgılanıyor olmasıdır. Kış depresyonu olarak tabir ettiğimiz psikolojik bozukluğun da sebebinin, melatonin hormonunun fazlaca salgılanması olduğunu söyleyebiliriz. Bu şikayetle başvuran kişilerin ortak özellikleri sürekli bir yorgunluk ve bitkinlik içinde olmaları ve kol, bacak, sırt gibi bölgelerinde nedensiz ağrı hissetmeleridir.Kış saati uygulaması, enerji tasarrufunun yanı sıra kişilerin gün ışığından daha fazla yararlanmaları için de faydalı bir uygulama idi fakat hepinizin bildiği gibi bu sene artık uygulanmıyor. Danışanlarımın bu konu ile ilgili sıkça dile getirdiği şey sabahları güne başlamakta zorlandıkları oluyor. “Uykumu alamamış bir şekilde uyanıyorum, sanki hala geceymiş gibi hissediyorum ve bu yorgunluk hali tüm gün üzerimde kalıyor” diye tanımlıyorlar genelde durumu. Birçok işveren çalışanlarının dikkatlerini toplayamamasından, unutkanlıklarından ve isteksizliklerinden dert yanmaktadır. Tahmin edersiniz ki karanlık bir sabaha uyanmak ve sabahın uzunca bir kısmını karanlık havada yaşamak tüm bu durumların tetikleyicisidir.