Hellespontos adı ise mitolojik bir hikâyeye dayanır. Antik çağ yazarlarının sıkça işlediği "Altın Post" mitinde, Helle adında bir karakter, altın postlu bir koça binerek Karadeniz'e gitmek isterken boğazı geçerken koçtan düşer. Bu nedenle Hellespontos, "Helle'nin Denizi" anlamını taşır.

Çanakkale Boğazı, iki kıta arasında önemli bir geçiş noktası olarak tarih boyunca büyük medeniyetlerin ilgisini çekmiştir. Doğu Roma, Bizans ve Akdeniz ülkeleri, Karadeniz ile ticaret yapmak ve stratejik konumu kullanmak için boğaza büyük önem vermişlerdir. Çanakkale, bu sayede hem ticaret yolları hem de askeri geçişler için kritik bir yer haline gelmiştir.

Antik dönemlerden günümüze kadar birçok uygarlık bu bölgede hüküm sürmüştür. İ.Ö. 5. yüzyılda Persler, tüm Anadolu'yu etkisi altına almış ve boğazın kontrolünü ele geçirmiştir. Pers Kralı Kserkes, ordusunu Yunanistan ve Makedonya'ya geçirmek için boğazda bir köprü kurdurmuştur. Ancak Perslerin egemenliği, İskender'in Gronikas'da (Biga Çayı) Pers ordusunu yenmesiyle sona ermeye başlamıştır.

Bölgede daha sonra Roma ve Bizans imparatorlukları hüküm sürmüş, Osmanlı İmparatorluğu ise bölgeyi ele geçirerek Çanakkale üzerinde tam hâkimiyet kurmuştur. Osmanlı’nın bölgede ilk fethettiği yerlerden biri Gelibolu olmuştur.

Çanakkale'nin zengin tarihi ve stratejik konumu, onun sadece bir şehirden ibaret olmadığını, aynı zamanda medeniyetler arası bir köprü olduğunu göstermektedir.