Çanakkale Barosu’ndan Kara Harp Okulu Mezunlarına destek
Çanakkale Barosu, Kara Harp Okulu mezunu subayları olan Teğmen Ebru Eroğlu ve Teğmen İzzet Talip Akarsu’nun, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek Cumhuriyet değerlerine olan bağlılıklarını ifade etmelerinin ardından ‘TSK’dan ayırma cezası’ talebi ile Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilmelerine itirazlarını dile getirdi.
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılık bildirmek, subaylarımız için bir tarihi bilinç ve sorumluluktur.”
Çanakkale Barosu tarafından yapılan açıklama ile Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’e bağlılık bildirmek TSK ve subayları için tarihi bir bilinç ve sorumluluk olduğunu dile getirdi. Çanakkale Barosu, Kurtuluş savaşındaki Kuva-yi Milliye ruhunun düzenli ordu çatısı altında birleştiren TSK’nın Sakarya Meydan Muharebesi, diğer adıyla Subaylar Muharebesi oluşturduğuna dikkat çekti. Açıklamasında; “Muharebenin bu adı, cephenin en ön saflarında fedakarca savaşan yetişmiş nice subayımızı kaybettiğimiz için aldığı bilinmektedir. Dolayısıyla Subaylar Muharebesi’ni Başkomutan olarak idare eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılık bildirmek, subaylarımız için bir tarihi bilinç ve sorumluluktur.” İfadelerine yer verildi.
“Kurucu değerlere bağlılığı ifade özgürlüğünün toplu kullanımı olup Anayasa güvencesi altındadır.”
Baro, özellikle anayasal haklara dikkat çekerek; “Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde demokratik ve laik hukuk devleti ilkesi üzerine inşa edilmiş, Devlet düzenini bu kurucu anayasal değerlere dayandırmıştır. Dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup genç subayların, kurucu değerlere bağlılığı ifade özgürlüğünün toplu kullanımı olup Anayasa güvencesi altındadır.” Açıklamasıyla bu disiplin kararının bi ran önce geri çekilmesi talebinde bulundu
6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununun 20’nci maddesinde düzenlenen TSK’dan ayırma cezası kapsamında değil!
Çanakkale Barosu ve ortak bildiride bulunan baro birlikleri; “söz konusu eylemin 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununun 20’nci maddesinde düzenlenen TSK’dan ayırma cezasını gerektiren sınırlı sayıdaki hallerin kapsamında sayılamayacağı anılan kanunun lafzından açıkça anlaşılmaktadır.” şeklinde cezai bir durumun varlığı olmadığına dikkat çektiler.